Anasayfa 2000'ler Ev Kadını (Housewife, 2017) – Film Eleştirisi
Ev Kadını (Housewife, 2017)

Ev Kadını (Housewife, 2017) – Film Eleştirisi

Gizem Şimşek Kaya

Ev Kadını (Housewife, 2017)

Çektiği kısa korku filmleriyle uluslararası ödüller kazanmış olan ve 2015 yılında aynı adlı kısa filminden uzun metraja çevirdiği Baskın: Karabasan ile korku filmi festivallerinde boy gösteren yönetmen Can Evrenol’un yeni filmi Ev Kadını (Housewife), dünya prömiyerini yaptıktan sonra üçüncü gösterimiyle 16. Filmekimi’nde Türk izleyicilerle buluşmuştu. 24 Kasım 2017 tarihinde gösterime girmesi beklenen film, bu hafta izleyicilerle buluştu. Senaryosu Can Evrenol ile Baskın: Karabasan’ın senarist kadrosunda da bulunan Cem Özüduru’ya ait olan Ev Kadını, İngilizce çekilmiş. Filmin başrollerinde Clementine Poidatz, David Sakurai, Alicia Kapudağ, Ali Aksöz, Defne Halman, Zuri Şen, Elif Gülalp bulunuyor.

Filmin konusunu, çocukluk travmaları nedeniyle hayatın tadını tam olarak alamayan Holly’nin rüya ile gerçeklik arasında gidip gelişi oluşturuyor. Karlı bir akşam, Holly’nin kız kardeşi ve babası delirmiş annesi tarafından öldürülür. Yıllar sonra Holly evlenmiştir ancak rüyalarıyla ilgili sorunlar yaşamaktadır. Rüya sörfçüsü olarak bilinen Brian O’Hara’nın liderliğini yaptığı Sevgi ve Zihin Şemsiyesi tarikatını ziyaret etmesiyle Holly’nin hayatında gariplikler yaşanmaya başlar.

Clémentine Poidatz - Ev Kadını (Housewife, 2017)

Ev Kadını; Rosemary’s Baby (1968), In The Mouth Of Madness (1994), The Mist (2007), Antichrist (2009) gibi birçok farklı filmin referanslarını barındırıyor. Birçok eleştirmenin Lovecraftvari bir film olduğunu söylediği Ev Kadını’nda izleyiciyi bekleyen sadece sürekli karşılarına çıkacak olan Cthulhu göndermeli tablolar. İllümaniati bağlantısı için kullanılan tek göz, üçgen gibi görseller de artık oldukça klişeleşti. Bu klişeler ve referanslar maalesef filmin en göze çok batmayan kısımları. Astral seyahatten rüya içinde rüyaya, tarikattan kıyamete, cadıdan yaratıklara değin torbaya ne varsa atılmış. Rüya ile gerçekliğin arka arkaya tasarlandığı geçiş sahnelerinde aradaki farkın izleyici tarafından anlaşılmaması için yapılan seçimler rüya atmosferinin başarıyla oluşturulamamasına neden olmuş. Astral seyahat ve rüya atmosferleri çok daha yaratıcı ve bilinçaltına etki edebilecek görsellerle tasarlanabilecekken sıradan sahnelerle geçiştirilmiş. Filmde yer alan rüya sörfçüsü Brian O’Hara karakteri, In The Mouth Of Madness filmindeki Sutter Cane’i fazlasıyla anımsatıyor.

Evrenol filmlerinin diğer Türk korku filmlerinden ayrılmasının nedeni, İslam yerine Hristiyan inanç sistemini tercih etmesi. Kıyamet, tarikat ve deccal kavramlarını içeren yabancı örnekler öyle çok ki burada sıralamaya gerek yok. Bu temayı İslami unsurlar da barındırarak işlemiş olan Deccal (2015), Alamet-i Kıyamet (2016) ve Deccal 2 (2017) filmlerinde (ki bunlar da genellikle Rosemary’s Baby’nin izinden gidiyor) yer alan öykünün gore ve erotizm üzerinden yeniden işlendiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla Batı cephesinde yeni bir şey yok…

Alicia Kapudağ, Clémentine Poidatz - Ev Kadını (Housewife, 2017)

Filmin açılış sahnesi ilgi çekici ve merak uyandırıcı olmasına rağmen, ilerleyen bölümlerde bu durum devam etmiyor. 60’lar ve 70’lerin Avrupa, özellikle de İtalyan korku filmlerinde kullanılan yoğun erotik sahneler içeren üslubu, maalesef günümüz sinemasında artık aynı etkiyi yaratmıyor. Cinsellik, aile, toplumsal sıkışmışlık ve kâbus temalarını kadın bakış açısıyla ele almaya çalışırken çizgiyi kaçıran yönetmen, maalesef anlatmak istediğinin tam karşıtı sahnelerle kadın bedenini cinsel objeye dönüştürme hatasına düşmekten kurtulamıyor.

Yönetmenin ilk uzun metraj filmi Baskın: Karabasan (2016), Amerika ve Avrupa korku filmlerindeki referanslar üzerinden çekilmiş, farklı ve yaratıcı bir atmosfer oluşturulduğu için değer kazanmış, karakterleri derinlikli bir filmken; Evrenol Ev Kadını’nda karakter derinliği yetersiz, atmosferi İtalyan korku filmlerinden esinlenilen, senaryosu derme çatma parçalarla oluşturulan bir filmle izleyicilerle buluşuyor. Kadın karakterin ablası ilk regli olduğu gün annesi tarafından öldürüldüğü, bu ölümün de klozette boğulmak suretiyle gerçekleşmiş olması dolayısıyla film boyunca kadın karakterin klozet yerine küveti tercih etmesi, cinselliğini itmesi gibi sahneler bulunuyor. Ancak filmin ikinci yarısında kadının üçlü cinsellik deneyimi yaşaması ve ablası ile babasının katledildiği evde halen yaşıyor oluşuyla travmatik durumunun aslında tam da travmatik olmadığı görülüyor. Bu da başta oluşturulmaya çalışan karakterin aslında derinliksiz olduğunun göstergesi olarak izleyicilerin karşısına çıkıyor. Öyle ki, Evrenol’un röportajlarında diğer karakterler arasındaki Brian O’Hara’nın ilham kaynağı olarak Metin Hara gösterilmişti. Bu da filmin genel karakter derinlikleri konusunda ipucu verecektir. Filmde korku unsuru yalnızca bol kanlı şiddet görüntüleri üzerinden veriliyor ve oyunculuklar da maalesef vasat.

Sonuç olarak, her ne kadar Evrenol’u sevsek de Ev Kadını sınıfı geçemeyen, günümüz sineması yerine eski kült filmlerin izinden ilerlemeye çalışırken yolda kalan, dolayısıyla da beklentilerin oldukça altında kalan bir film.

Ev Kadını (Housewife, 2017)

KÜNYE / IMDB: 5,1

Yönetmen: Can Evrenol

Yapımcı: Metin Anter, Erhan Özoğul, Müge Büyüktalaş

Senaryo: Can Evrenol, Cem Özduru

Oyuncular: Clementine Poidatz, David Sakurai (Bruce O’Hara), Alicia Kapudağ (Valery), Ali Aksöz (Timuçin Erguvan), Defne Halman (Anne), Zuri Şen, Elif Gülalp

Müzik: Antoni Maiovvi

Görüntü Yönetmeni: Tayman Tekin

Sanat Yönetmeni: Çağrı Aydın

Ülke: Türkiye

Benzer Yazılar