Yurtdışında övgüyle karşılanan yılın merakla beklenen filmlerinden Joker (2019) ülkemizde vizyona girdi. Batman evreninin en bilinen ve sevilen kötülerinden Joker’in dönüşüm sürecine tanıklık ediyoruz. Bir insanın yanlış yola sapması için karşısına çıkabilecek bütün etkenlere maruz kalmasını ve nihayetinde evrildiği yeni karakterin fazlasıyla trajik yolculuğu gözler önüne seriliyor.
Komedi filmleriyle özellikle The Hangover (Felekten bir Gece) serisiyle tanınan Todd Phillips, biraz eski moda ama yine de şaşırtıcı bir suç/dram filmi ortaya çıkarmış. Demode olmasının sebebi “neden ve nasıl kötü insan oldum” soru kalıbının binlerce kez sorulduğu ortalamanın üstü yapımlara sıkça şahit olmamızdan ileri geliyor. Joker filmi de zaten esinlendiği benzer kült yapımları bolca referans almış. Joker’in, Taxi Driver (Taksi Şoförü, 1976) filmine benzetilen You Were Never Really Here (2017) filminden daha çok o evrene ait olduğunu söylemek mümkün. Taxi Driver’da Travis Bickle (Robert De Niro) karakterinin yıkanmasını istediği kirlenmiş sokaklar sanki Gotham şehrinde karşımıza çıkıyor. Yığılmış çöplerin bulunduğu ve farelerin cirit attığı kasvetli şehirde en çok ihtiyaç duyulan, bir kahramandır. Batman yani Bruce Wayne ise kahraman olmak için çok küçüktür. Onun yerine yozlaşmış dünyayı temizleyecek, düzene sokacak tek bir aday vardır: Batman’in babası olan Belediye Başkan Adayı Thomas Wayne. Zengin bir iş adamı olan Wayne ise halk ile iç içe değildir, lüks villasında yaşamaya devam ederek üstünde smokiniyle kaosa seyirci kalmaktadır.
Doğup büyüdüğü Gotham’ın ceremesini fazlasıyla çeken Joker ise (daha doğrusu Arthur Fleck), izleyicinin özdeşleşmesi gerektiği tek karakterdir. Ezilenlerin sesi olabilmesi için kabuğunu kırması gerekmektedir. Arthur Fleck’in tek istediği komedyen olmak ve insanların onu sevmesidir fakat yaptığı kötülük hem medyada hem de Gotham’da büyük ses getirir. Kendi halinde bir yaşam sürerken kimsenin umursamadığı, tam bir kaybeden olan Arthur Fleck, iyi insan olmanın hiçbir faydasını görmemiştir. Anti kahraman olmak ise onu farklı bir noktaya taşıyacak, fark edilmesini sağlayacaktır. Kaosa katkıda bulunarak sesini duyurmak, deforme olmuş zihniyle bulduğu tek çıkar yoldur. Yaptığı bireysel eylem, kazara da olsa toplumu harekete geçirir.
Filmin ilk yarısında bildiğimiz acımasız ve neşeli Joker’in aksine ezilen ve mutsuz Arthur Fleck ile karşı karşıya kalıyoruz. Kasvetli bir sinematografi ve ağdalı dramatik bir üslup ile seri katil doğuş hikayelerine benzer zor bir hayat süren, aklı bozuk bir karakterin hikayesine şahit oluruz. Annesinin yaşattığı travmaya, babasız büyümek gibi etkenleri dahil ederek toplum tarafından dışlanmasını da üstüne eklediğimizde karanlık bir havaya bürünüyor. Rahatsızlığından dolayı istemsizce ağlamaklı bir şekilde gülen Joker’in kimine göre trajik ama ona göre komik hikayesi, hayatını özetliyor gibidir. Toplumla uyumsuz bir karaktere ve fikirlere sahip olan Arthur Fleck’in diğer insanlarla mutlu mesut yaşayabilmesi için diğerlerinin de ona benzemesi gerekmektedir. Kaosa sırtını dayayarak kendisi gibi ezilmiş insanların desteğini alması, yalnızlıktan kurtulabilmesi için tek çaredir. Yozlaşmış topluma eleştiri getiren kara filmlerde olduğu gibi delirme ve dolayısıyla onu bu hale getirenlere bir başkaldırı söz konusu. Joker’in empati kurulması zor bir suçlu olmasına rağmen izleyicinin onunla özdeşlemeye çalışması ve hayata tutunma çabasını desteklemesi de kara filme özgü detaylar arasında yer alıyor. Aslında Joker’in karakter olarak özdeşleşmeye çalıştığı ise filmin izleyicisi değildir, Gotham halkının bizzat kendisidir. İnsanların kötü giden düzenin farkına varabilmesi için daha kötüsüne ihtiyaçları vardır. Vietnam sonrası karmaşık duygular içine giren Amerikalıların rehavet döneminden silkinerek uyanabilmesi için birisinin işaret fişeğini ateşlemesi gerekmektedir. Gotham’ın başına geçmeye çalışan zengin iş adamı Thomas Wayne, eş değer olmasa bile empatiden yoksun ve kibirli tavırlarıyla Trump gibi zenginlerin yönetime el atacağının habercisi gibidir.
Joker filminin haddinden fazla dramatik ilk yarısına nazaran yavaş yavaş dönüşmeye başladığı ikinci yarıyı açıkçası daha çok beğendim. İkiyüzlü medya ve suça batmış karanlık Gotham temsilleri yeni kara film tadını hissettiriyor. Ayrıca Joker’e hayat veren Joaquin Phoenix’e değinmeden olmaz; Heath Ledger’ın hafızalara kazınan Joker performansı ve ardından gelen trajik ölümü ile kimselere yakıştırılamayan karakterin gerçekten hakkını vermiş. Film başladığındaki Phoenix ile sonlandığındaki Phoenix arasında dağlar kadar fark var. Heath Ledger Joker’i, Joaquin Phoenix ise daha çok Arthur Fleck’i yani dönüşmeden önceki halini canlandırıyor. Gerçek Joker’i görme süremiz biraz kısıtlı olduğundan tam olarak Heath Ledger ile karşılaştırmak aslında pek de doğru olmaz. Eğer devam filmi çekilirse oyuncunun Arthur Fleck haricinde Joker’i bütün film boyunca nasıl canlandıracağını ve karşısında Batman gibi güçlü bir kahraman varken nasıl davranacağını daha çok merak ettim.
Çizgi roman uyarlamasına dramatik bir bakış sunan Joker, türü çocuklara mahsus olmaktan çıkaran Deadpool (2016) ve Logan (2017) filmlerinin izinden gidip çıtayı 18+’ya kadar taşıyor. 24.6 milyon dolar hasılat ile açılış rekoru kırarken ardından gelen çizgi roman uyarlamalarına farklı kapılar açacak gibi görünüyor.
KÜNYE / IMDB: 9,1
Yönetmen: Todd Phillips
Senaryo: Todd Phillips, Scott Silver
Oyuncular: Joaquin Phoenix (Arthur Fleck), Robert De Niro (Murray Franklin), Zazie Beetz (Sophie Dumond), Frances Conroy (Penny Fleck), Brett Cullen (Thomas Wayne), Shea Whigham (Dedektif Burke), Bill Camp (Dedektif Garrity), Glenn Fleshler (Randall), Leigh Gill (Gary), Dante Pereira-Olson (Bruce Wayne), Douglas Hodge (Alfred Pennyworth)
Müzik: Hildur Guðnadóttir
Görüntü Yönetmeni: Lawrence Sher
Kurgu: Jeff Groth
Ülke: ABD, Kanada
5 Yorumlar
Joker filmini bu kadar beğeni aldığı için izledim. Ancak tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Oyuncu psikopat rolünü çok çok iyi oynamış sonuna kadar. Ancak bu film psikiyatri asistanları yada psikoloji öğrencilerinin eğitim filmi olmalıydı.Film sosyolojik açıdan bu kadar geniş kitlelere hitaben gösterime girmemeliydi. Çok yanlış bir film ,konusu ve mesajı yok. Bence gösterimden de bşr an önce kaldırılmalı.Toplumu kışkırtıcı ve suç işlemeye teşvik edici bulduğum için, acilen gösterimden kaldırılmasını öneriyorum.
Joker filmi hayatın ta kendisi. Bu filmi beğenmemek hayatı anlamamakla eş değer. Evrene pozitif mesaj gönderin, Yoga falan yapın. Çok şiddet içeriyor deyin. Fanusta takılmaya devam edin…
”Tomas Wayne onlar için televizyonda gözyaşı döktü diye üzülüyorsunuz,kaldırımda ölen ben olsam yanımdan geçer giderdiniz”.
Bu cümle tek başına filmi özetlemeye yeter,aslında hayatın tam olarak gerçeği de bu.Ne acı
ellerinize sağlık
Çok teşekkür ederim.