Cold in July (2014)

Jim Mickle, virüs (Mulberry Street), vampir (Stake Land) ve yamyamlık (We Are What We Are) temalı korku filmleri çektikten sonra tarz değiştirerek gerilim öğesini de göz ardı etmeden yeni kara film türünde bir yapım için yönetmen koltuğuna oturdu. Joe R. Lansdale’in aynı isimli romanından uyarlanan Cold in July (Temmuz Soğuğu, 2014) oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor. Dexter dizisiyle ünlenen Michael C. Hall başrolde yer alırken geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Sam Shepard ve Harley Davidson and the Marlboro Man (1991) filmindeki gibi kovboy şapkasıyla karşımıza çıkan Don Johnson’ı da görmek mümkün.

Cold in July, bir suç filmi çerçevesinde babalık kavramına ağırlık veren, kadınları kadrajdan uzak tutarak erkeklere odaklanan bir yapım. Psikolojik-gerilim havasında başlayan filmin konusu kısaca şöyle; evine giren hırsızı öldüren Richard Dane, bir anda kahraman olur ama vicdanen hiç rahat değildir. Üstüne üstlük öldürdüğü gencin babası Ben Russell ona musallat olunca bütün huzuru kaçar ve eşi ile oğlunu koruyabilmek için elinden geleni yapması gerekecektir. Film bu kısımdan sonra tür değişikliğine gidiyor. Richard, öldürdüğü kişinin Ben’in oğlu olmadığını öğrenir. Ailesini tehdit eden Ben ile arkadaş olur ve yanlarına Jim Bob’u da alarak oğlunu bulması için ona yardım eder. Bu kısımdan sonrasını anlatmak filmin sürprizini kaçıracağından devamından bahsetmemek gerekir. Üstü kapalı olarak şunu belirtebilirim ki, kahramanın anti kahramanlaştığı, anti kahramanın ise kahramana dönüştüğü bir olay örgüsü olduğunu söyleyebiliriz.

Film, durağan bir tempoya sahip olmasına rağmen barındırdığı sürprizlerle merak unsurunu ayakta tutarak kendine bağlamayı başarıyor. Fakat ortaya çıkan her sürpriz cevaplanmamış soruların üstünü örtbas ediyor ve bazı mevzular havada kalabiliyor. Ayrıksı bir olay örgüsüne ve şaşırtıcı çıkışlara sahip olmasına rağmen hikayedeki bazı boşluklar filmin ortalamasını düşürüyor.