M. Night Shyamalan, Split’in finalinde Bruce Willis’e yer vererek bir üçlemeye imza atacağının müjdesini vermişti. Unbreakable (2000) ve Split (2016) karakterlerini buluşturan Glass (2019)’ın iki farklı hayran kitlesine kendini sevdirmesi ise haliyle biraz zor ve yönetmenin bocaladığını da söylemek mümkün.
David Dunn’ın kahvesini yudumlayarak The Beast (Canavar)’in yaptığı katliam haberini izlediği Split finalinden sonra Glass filmiyle kötü adamı yakalamak üzere çalışmalara başlar. Onun süper kahraman olduğunu çocukluğundan beri bilen oğlu Joseph’ten yardım alarak küçük suçlara engel olmaya çabalar. Filmin giriş kısmı Unbreakable’ın hikayesi ile uyumlu başlıyor. Üç ana karakter aşırı güvenlikli bir akıl hastanesine kapatıldığında ise işin rengi değişiyor. Merak ve gizem duygusu psikolojik detaylarla süslenmeye çalışılıyor ama filmin gelişme kısmı, finale hazırlamak için yetersiz kalıyor. Sürprizi belli etmemek ve vakit kazanmak adına sık sık tekrarlara başvurulması ise bir yerden sonra can sıkıcı bir hale bürünüyor. Bay Glass karakterinin devreye girmesiyle film biraz toparlansa da sonrasında gelen büyük finalin de tatmin edici olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Unbreakable ve Split karakterlerini bir araya getiren Dr. Ellie Staple, kendini süper kahraman zannedenleri bularak, onları normal insan olduklarına inandırma misyonunu üstlenmiş. Bu fikir Stan Lee’s Superhumans (Süper İnsanlar) adlı belgesel serisini akıllara getiriyor. Süper güçleri olan insanların tanıtıldığı ve bilimsel yollarla test edildiği belgesel, şüpheci yaklaşmasına rağmen Dr. Ellie’ye nazaran kahramanların var olduğuna inanıyordu. İlk iki filmde, olağanüstü güçleri olduğunu bildiğimiz David ve Kevin’ı, izleyiciye tam tersine inandırmaya çalışması ise maalesef beyhude bir çaba olmuş.
İlk iki filmde yer alan üç ana karakterin yanı sıra üç yan karakter de Glass’a dahil edilmiş. Unbreakable’da David’in oğlunu ve Bay Glass’ın annesini canlandıran aynı oyuncuların Glass’ta da yer alması, bir yandan nostaljik bir hava katarken diğer yandan da bütünlüğü sağlıyor. Ailesini kaybeden Kevin’a destek olmak için ise eski kurbanlarından Casey Cooke yer alıyor. Yan karakterler geri planda kalmasına rağmen süper kahramanların insancıl taraflarına odaklanabilmemiz adına iyi bir fikir olduğunu söylemek mümkün.
Cameo sever Shyamalan, Glass’ta da bu sevdasını kullanmaktan geri durmamış ve Unbreakable’a atıf yaparak hoş bir detay katmış. Filmin başında Nusr-Et’e yapılan “Salt Bae” göndermesi ise açıkçası gereksiz olmuş. En azından Joseph ve David arasında geçen bir diyaloğun içine sıkıştırmak yerine Hedwig (hep 9 yaşında olan karakter) tarafından dile getirilse daha komik bir ayrıntı olarak yer alabilirmiş.
Filmde, James McAvoy’in canlandırdığı çoklu kişilik hastalığından muzdarip olan karakter (ler) daha çok öne çıkıyor. Bruce Willis iyi ve hüzünlü, Samuel L. Jackson ise hırslı ve zeki bir kahraman olarak biraz geri planda kalıyorlar. Glass, hem Unbreakable hem de Split’in devamı olmasına ve iki farklı filmin evrenini tek potada birleştirmesine rağmen daha çok Split hayranlarına hitap ediyor.
KÜNYE / IMDB: 6,9
Yönetmen ve Senarist: M. Night Shyamalan
Oyuncular: James McAvoy (Patricia / Dennis / Hedwig / The Beast (Canavar) / Barry / Heinrich / Jade / Ian / Mary Reynolds / Norma / Jalin / Kat / B.T. / Kevin Wendell Crumb / Bay Pritchard / Felida / Luke / Goddard / Samuel / Polly), Bruce Willis (David Dunn), Samuel L. Jackson (Elijah Price / Bay Glass), Sarah Paulson (Doktor Ellie Staple), Anya Taylor-Joy (Casey Cooke), Spencer Treat Clark (Joseph Dunn), Charlayne Woodard (Bayan Price)
Müzik: West Thordson
Görüntü Yönetmeni: Mike Gioulakis
Kurgu: Luke Ciarrocchi, Blu Murray
Ülke: ABD