Yönetmenliğini Victor Halperin’in yaptığı White Zombie (Zombi, Yaşayan Ölüler, 1932), sinema tarihinin ilk zombi filmidir. Filmde Bela Lugosi, Madge Bellamy, John Harron, Robert Frazer gibi oyuncular yer alıyor.
Madeline ve Neil pek de tanımadıkları dostları Beaumont’ın Haiti’deki evine giderler. Evlenmeye niyetli bu genç çifte Beaumont kapısını açar, Neil’e iş bulur. Aslında Neil’in bu kadar iyi niyetli olmasının bir sebebi vardır; Madeline’e aşıktır. Sırf onu Neil ile evlenmekten vazgeçirip kendisi sahip olabilmek için ikisini de evine davet eder. Onları evlendireceğini söyler. Zaman kısıtlı olduğu için büyücü Murder Legendre’dan yardım ister. Murder, Haiti halkının korkulu rüyasıdır. Ölüleri zombiye çevirip şeker imalathanesinde ve tarlalarında çalıştırmaktadır. Madeline’ni de zombiye dönüştürmek ister. Beaumont baştan bunu kabul etmese de Madeline ve Neil’in aşklarının önüne geçemeyince çaresiz kalır. Murder ile anlaşır. Düğün günü Madeline ölünce Neil yıkılır. Her yerde Madeline’i görmektedir. Bazı tuhaflıklardan şüphelenir ve Doktor Bruner’dan yardım ister. Neil, Madeline’e tekrar kavuşabilmek için hem Murder ile hem de zombilerle savaşmak zorunda kalacaktır.
Klasiklerden en çok bilinen zombi filmi Night of the Living Dead (Yaşayan Ölülerin Gecesi, 1968) filmidir. Günümüzdeki zombi filmlerinin temeli bu filmle atılmıştır. Salgın, virüs veya sebebi bilinmeden ortaya çıkan zombiler, insanları ısırarak onları da zombiye dönüştürürler. Şimdiki zombi filmlerinin genel mantığı budur. Ama daha da geriye gittiğimizde zombi filmlerinin çıkış noktası daha farklı… 1930’lar ve 1940’lara baktığımızda zombiler, vudu (voodoo) büyüsüyle köleleştirilen, ruhu çalınan yaşayan ölülerdir. Yöre halkının sahip olduğu batıl inançlar yabancıların eline geçtiğinde farklı bir boyut kazanır. Kötülük ve nefretle yoğrulan vudu, insanları birer zombiye dönüştürebilir.
White Zombie filmi, her ne kadar korku filmi olarak değerlendirilse de aşkı da içinde yoğun bir şekilde barındırıyor. Bunun yanı sıra kölelik sistemini ve burjuvayı da alttan alta eleştiriyor. Özellikle Bela Lugosi’nin canlandırdığı Murder (Cinayet) karakteri kimsenin sevmediği herkesin korktuğu biri. Yaptığı büyüyle zombiye dönüştürüp çalıştırdığı insanlar için “Uzun çalışma saatlerinden hiç şikayet etmiyorlar.” der. Çünkü düşünebilen, varlığının farkında olan bir insan bir süre sonra isyan edebilir. Ama ruhu çalınan, boş gözlerle bakan, Murder’ın bir el hareketiyle her dediğini yapan bu yaşayan ölüler, yaşadıklarının bile farkında değiller. Murder’ın zombi yaverleri ise geçmişte onun düşmanlarıdır. Normalde Murder’ı gördükleri yerde parçalara ayıracak bu adamlar, büyüyle onun her dediğini yaparlar. Murder ona yapılanları hiçbir zaman unutmaz. Aslında egosuyla hareket eder. Onu kimsenin sevmeyeceğini bildiği için insanları zombiye çevirir. Düşmanlarını ve Madeline’ı zombiye çevirmesinin sebebi de aslında intikam duygusudur. Hiçbir zaman sahip olamayacağı şeylere karşısındakinin rızası olmadan kendine bile ait olmayan bir inancın büyüsüyle sahip olur.
Filmde zombiler biraz geri planda kalmış. Zaten zombilerden çok Murder daha ürkütücü… Dönemin korku filmlerinin aranan oyuncusu Bela Lugosi’nin oyunculuğunun bunda etkisi büyük. Arada görünen akbaba ise sanki Murder’ın hayvansal yanını temsil ediyor. Aynı akbabalar gibi ölülerin etrafında dolaşıyor. Nasıl Drakula yarasaya dönüşüyorsa Murder’da bir hayvana dönüşebilseydi akbabaya dönüşürdü.
Sinema tarihinin ilk zombi filmini merak ediyorsanız ve günümüz zombilerinden faklı bir film arayışı içerisindeyseniz bu kült korku filmini izlemenizi tavsiye ederim.
KÜNYE / IMDB: 6,4
Yönetmen: Victor Halperin
Senaryo: Garnett Weston, William B. Seabrook,
Oyuncular: Bela Lugosi (Murder Legendre), Madge Bellamy (Madeline), John Harron (Neil), Robert Frazer (Charles Beaumont), Joseph Cawthorn (Doktor Bruner)
Görüntü Yönetmeni: Arthur Martinelli
Kurgu: Harold McLernon
Ülke: ABD