Elia Kazan’ın yönetmenliğini yaptığı Boomerang! (Geri Tepen Silah, 1947) adlı kara film, adalet sistemini eleştiren bir politik bir gerilim. Gerçek bir olaydan yola çıkan film, var olan düzenin kusurlarını tek tek gözler önüne seriyor. Kamuoyu, emniyet, basın, mahkeme hepsi bu eleştirel bakış açısından nasibini alıyor.
Sakin, küçük bir kasabanın çok sevilen pederi öldürülür. Halk tedirgin olur ve suçlunun derhal yakalanmasını beklemektedir. Ama elde çok az delil vardır ve katilin bulunabilmesi için zorlu ve gergin bir bekleyiş yaşanır. Bir yandan halk diğer yandan da basın polisin üstüne gider. Görgü tanıklarının yardımıyla bir şüpheli yakalanır. Herkes eski asker John Waldron’un suçlu olduğunu düşünürken Bölge Savcısı Henry Harvey’in bazı şüpheleri vardır. Katil yakalandığı için herkesin içi rahatlayacak ama Henry’nin topluma ters düşen bakış açısı kendisini bir hedef haline getirecektir.
Kara filmler sansürün etkisiyle bazen demek istediğini örtük bir dille anlatmaya çalışırken kimi örneklerinde ise daha açık bir şekilde ifade eder. Bazen de tek bir kuruma eleştiri getirir. Sadece basını veya emniyet teşkilatını ya da adalet sistemini eleştiren kara film örneklerine sıklıkla rastlarız. Boomerang!, bir cinayet çerçevesinde bu üç kuruma da eleştiri getiriyor. Kamuoyu baskısı ve basının etkili gücüyle emniyet ve adaletin nasıl bocaladığını ve halkı susturup rahatlatmak adına ilk gördükleri günah keçisini gururla yakalamalarını anlatıyor. Fakat toplumu rahatlatmak yerine sadece adalet isteyen Bölge Savcısı Henry ise bazı kesimleri kızdırıyor. Bu noktada küçük bir detaydan bahsedelim. Heny’i canlandıran Dana Andrews’in oynadığı savaş sonrası draması The Best Years of Our Lives (Hayatımızın En Güzel Yılları, 1946) filmindeki Fred Derry karakterini hatırlayalım. Katil zanlısı John Waldron sanki Fred Derry’nin şansı yaver gitmeyen benzeri gibidir. Savaş sonrası evine dönen Fred’in savaştaki kahramanlıklarının artık bir önemi kalmamıştır. Ama daha iyi bir hayat sürmeyi düşünerek döndüğü gündelik hayatında umduğunu bulamaz. John Waldron’un da isteği iyi bir hayat sürmektir. Ama askerlikten sonra boşluğa düşer, yaşadığı savaş nevrozunu hala atlatamamıştır. Ayrıca iki karakterin de yanlış kadın seçiminde bulunması da bir diğer ortak noktalarıdır. Kısaca Waldron’u en iyi anlayanın Henry yani Dana Andrews olması tesadüfen midir? Bununla birlikte politikacı Bay Wade, Waldron’un avukatı ve gazeteci arasında geçen diyaloga da dikkat etmenizi tavsiye ederim. “Dünyadaki herhangi bir jürinin ülkesine hizmet için “hayatının en güzel yılları”nı veren birini mahkum edeceğini düşünmüyorsun, değil mi?” Waldron karakterinin hikayesiyle The Best Years of Our Lives arasındaki bu küçük bağlantılar klasik film takipçilerinin gözünden kaçmayacaktır.
Boomerang!, 1924 yılında Bridgeport Connecticut’ta yaşanmış gerçek bir olaydan beyazperdeye aktarıldı. Filmde karakterlerin ismi değiştirilmesine rağmen finalde Bölge Savcısının isminin “Homer Cummings” olduğunun açıklanması, yapımın yarı-belgesel tarzını destekler nitelikte olmuş. Olay hakkında daha kapsamlı bilgi edinmek isteyenler için yapımda adı verilmese de John Waldron’un gerçek isminin “Harold Israel” olduğunu küçük bir not olarak düşelim. Bu tür kara filmlerde stüdyo yerine gerçek mekanların tercih edilmesi ve olayı özetleyen anlatıcı kullanımı, hikayenin inandırıcılığını güçlendirir. En çok görülen diğer bir özellik ise olayın gerçekliğini biraz didaktik yolla üstüne basarak ifade eden giriş yazısıdır. Boomerang!, bu yöntemlerin hepsini başarıyla kullanıyor. Yaşanan hikayeye sadık kalmaya çalışan filmde, finale doğru başka bir şüpheliye doğru bir yönlendirilişin olması aslında halen davanın çözümlenemediğini göz önünde bulundurduğumuzda, hikayenin gerçekliğine yorum katarak basite indirgenmesine yol açıyor.
Boomerang! filmi, yarı belgesel, politik kara filmlerden hoşlananlara hitap ediyor. Özellikle Dana Andrews’in finaldeki savunma sahnesinin çok başarılı olduğunu söylemek gerekir. “Tek adamın, adaletin yerine gelmesi için verdiği mücadele” temalı film sevenlere daha iyi bir örnek tavsiye etmek gerekirse 12 Angry Men (12 Öfkeli Adam, 1957) filmi önerilebilir. Son olarak Yazar Arthur Miller’ın filmde küçük bir rol aldığını da hatırlatalım.
KÜNYE / IMDB: 7,2
Yönetmen: Elia Kazan
Senaryo: Richard Murphy, Fulton Oursler
Oyuncular: Dana Andrews (Henry Harvey), Lee J. Cobb (Harold Robinson), Jane Wyatt (Madge Harvey), Arthur Kennedy (John Waldron), Sam Levene (Dave Woods), Taylor Holmes (T.M. Wade), Ed Begley (Paul Harris), Cara Williams (Irene Nelson)
Müzik: David Buttolph
Görüntü Yönetmeni: Norbert Brodine
Kurgu: Harmon Jones
Ülke: ABD