Bağımsız sinema adına dikkat çekici işlere imza atan yapım şirketi A24’ten çıkan The Hole in the Ground (Kuyu, 2019), Lee Cronin’in ilk uzun metraj yönetmenliği. Son dönemde sıklıkla karşılaştığımız, çocuğunu tek başına yetiştirmeye çalışan ve her seferinde başı belaya giren kadın temasını, psikolojik detaylar ile süsleyerek öncüllerinden sıyrılmayı başarıyor. Fakat biraz örtük bir anlatıma sahip olduğundan filmin değerinin anlaşılabilmesi için derinliklerine inmek gerekiyor.
Çocuğundan başka kimsesi olmayan kadın karakterler, her ne olursa olsun kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, güçlü görünüp iç dünyasında ise bir “kaybeden” olarak resmedilir. Sarah bu tarife tam anlamıyla uyar ve çoğu kadın gibi sorunlarından bahsetmektense içine atmayı tercih eder. Bundan dolayı geçmişi hakkında çok az bilgiye sahip oluruz. Sarah, üniversitede okurken birinci yılında Chris’e hamile kalıp eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalır. Eşinden şiddet gördüğünü itiraf edemese de zorbalığa maruz kaldığından ötürü ayrıldığı aşikârdır. Eşinden kaçarak oğluyla beraber küçük bir kasabaya yerleşen Sarah, ormanlık bir alanda adeta göktaşı düşmüş gibi devasa bir çukur görür. Oğlunun kısa süreliğine ortadan kaybolması sonrasında bu garip ve bilinmez alan aracılığıyla değişime uğradığından şüphelenir. Aynı kasabada yaşayan yaşlı bir kadının başına da yıllar önce benzer bir olay gelmiştir ve Sarah bu durumu takıntı haline getirerek delirmenin eşiğine gelir.
Genel olarak filmin çok sade bir yapısı var. Elinden geldiğince tekrara düşmemeye çalışıyor ve tekinsiz atmosferini izleyiciye geçirmeyi başarıyor. Fakat bu sadeliğini karakterler üzerinde de uygulayarak anne ve oğlunun derinlik kazanmasını engelliyor. Bunun yerine en yakındaki tehlikeye yani günümüze odaklanıyor. Mesela Sarah’ın eşinden kaçıp çocuğuyla beraber kırsala taşınmasının sebebi sadece ima ediliyor, üstüne gidilmiyor. Aslında bu tercihin filmin sürprizini saklamak niyetiyle yapıldığını düşünmek mümkün. Sarah’ın travmasının boyutu gizlenerek “deliriyor mu” yoksa “oğlu hakikaten değişime mi uğradı” ikilemi arasında gidip gelmemiz sağlanıyor. Yeni taşındıkları evdeki duvar kağıtlarını söküp yerine The Shining (Cinnet, 1980) filmiyle özdeşleşen halının siyah-beyaz tonlarını içeren bir benzeriyle duvarlarını kaplaması izleyiciyi delirme emaresine yönlendiriyor.
Filmin sürprizini açık ettiğinden final ile ilgili ayrı bir paragraf açmak istiyorum. İzlemeyenler son paragrafa atlayabilirler. Lunaparktaki ayna sahnesiyle açılan film yine bir ayna sahnesiyle nihayete eriyor. Hayatında temiz bir sayfa açmaya korkan ama bütün düzenini değiştirmeye mecbur olan Sarah, lunaparkta oğlunun aynaya yansıyan canavarımsı yüzüne boş boş bakar. Chris’in ona gülerek bakması onu geçmişteki sorunlardan sıyırıp günümüze geri dönmesini sağlar ve beraber korkunç yansımalarına bakarak eğlenirler. Finalde ise canavarları yenerek tek başına da olsa çocuğuna sahip çıkıp gücünü sergileyen Sarah, halen oğlunun canavarlaşmasından korkmaktadır. Evini aynalarla donatarak Chris’in kendi oğlu olup olmadığını düzenli kontrol etmeye devam eder. Bütün mevzu, doğaüstü olaylara ve canavarlara bağlansa da aslında her şeyin temelinde yatan eski eşiyle ilgili yaşadığı travmatik ilişkidir. Chris’in babasından korktuğu gibi oğlunun babasına benzeme ihtimali de onu tedirgin eder. Sarah ve oğlu istedikleri hayatı sürmek için tekrardan yeni bir yol çizmiş olmalarına rağmen bu korku ve tedirginlik duygusu ömür boyu sürecektir. Çünkü Chris’in, babası gibi canavara dönüşme ihtimali her zaman Sarah’ı kaygılandıracaktır.
The Hole in the Ground, görünürde klişe bir hikayeye sahip olmasına rağmen sade, tekrara düşmeyen anlatımı ve tekinsiz atmosferiyle dikkat çekmeyi başarıyor. Hem anne-oğulun geçmişi hem de devasa çukurun hikayesi biraz daha detaylandırılarak çok iyi bir korku filmi karşımıza çıkabilirmiş. Ama yine de salt korkutma gayesiyle çekilmiş ucuz bir korkudan ziyade derinlikli bir yapısı olması türün sevenlerinin ilgisini çekecektir.
KÜNYE / IMDB: 5,7
Yönetmen: Lee Cronin
Senaryo: Lee Cronin, Stephen Shields
Oyuncular: Seána Kerslake (Sarah O’Neill), James Quinn Markey (Chris O’Neill), Kati Outinen (Noreen Brady), James Cosmo (Des Brady)
Müzik: Stephen McKeon
Görüntü Yönetmeni: Tom Comerford
Kurgu: Colin Campbell
Ülke: İrlanda, Belçika, Finlandiya