Seri katilleri işleyen yapımlar revaçtayken yeni Netflix dizisi Unbelievable (2019), bir türlü yakalanamayan seri tecavüzcüyü konu alan bir yapıma imza attı. 8 bölümlük dizide iki dedektifin zorlu soruşturma sürecine odaklanılırken sanırım ilk defa kadınlara bu kadar duyarlı yaklaşan bir yapımla karşılaşıyoruz. Ken Armstrong ve T. Christian Miller’ın “An Unbelievable Story of Rape” adlı makalesinden uyarlanan yapım gerçek bir hikayeye dayanıyor.
2008 ve 2011’de gerçekleşen olaylar paralel işlenirken ilk bölüm 2008’de kimsesiz bir kızın yaşadığı travmayı anlatıyor. Marie Adler’ın tecavüze uğradıktan sonra polisin olaya dahil olmasıyla beraber yaşadığı sancılı sürece tanık oluruz. Hiçbir detayın atlanılmasını istemeyen polis, Marie’ye yaşadıklarını tekrar ve tekrar yeniden anlattırır. Travmanın bir distopyaya dönüşme süreci ise yorucu ve anlamsızdır. İkinci bölüm ise iki kadın dedektifin devreye girmesiyle benzer olaylara nasıl itinayla yaklaşılması gerektiğine örnek teşkil eder. İlk bölümdeki gergin işleyiş yerini hassas ve özenli ama biraz da didaktik bir anlatıma bırakır. Sanki böylesi sarsıcı bir olay sonrasında kurbana nasıl davranmamız gerektiğini bize öğretmeye çalışıyor gibidir. Aslında kamu spotu izlenimi bırakmasının sebebi konudan uzak olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Kadına şiddet ve cinsel istismar konuları dünyanın birincil sorunlarından biriyken biz kurbana veya yakınlarına nasıl tepki vereceğimizi, onlarla nasıl iletişim kuracağımızı ne kadar biliyoruz? Benzer olaylar sonrasında halkın verdiği genel tepki, tecavüzcüyü hadım etmek ve yağlı urganla asmak gibi şiddete ortak olmayı teşvik eden öfkeli yaptırım talepleri oluyor. Ama dizi, tecavüzcü yerine kurbanlarla iletişim kurarak suçluyla değil mağdurla etkileşim kurmamıza olanak tanıyor. Böylece öfke yerine empatiyi ön plana çıkarıp kurbanı daha iyi anlamamız sağlanırken izleyici derinden sarsmayı başarıyor.
Dizide tecavüze uğrayan mağdurlara baktığımızda kafamızda şekillenen kurban profilinden uzak bir davranış sergiliyorlar. Nazik ve kontrollü, gülümseyebilen, hayatlarına devam etmeye çalışan bu kadınlar dramatik bir şekilde karikatürize edilmesine alışkın olduğumuz kurbanlardan çok farklılar. Dizideki diğer önemli detay olan ve halen sıkça tartışılan “Kadının beyanı esastır” ilkesini Marie Adler’ın üzerinden incelemek mümkün. Kadınlara yapılan cinsel taciz, tecavüz oranının yüksek olması sebebiyle özellikle ispatlama ihtimalinin düşük olduğu vakalarda kadının beyanı esas alınır. Marie Adler da tecavüze uğradığında onun şikayeti dikkate alınır. Ama yaşadığı korkunç olayı, hayatında ilk defa gördüğü insanlarla defalarca paylaşması, etrafındakilere belli etmese bile kafasını karıştırır. Polisin ve çevresindekilerin psikolojik baskıları sonrasında yaşadığı tecavüzü inkar eder. Sonrasında bir kaosa doğru sürüklenir. Bu açıdan baktığımızda “kadının beyanı gerçekten esas mıdır?” veya “hangi koşullarda esastır?” sorularını sormak mümkün. Özellikle kadınların ağzından çıkan her cümlenin kabul edildiğini düşünüp isyan edenlerin aksine emniyet teşkilatının açık aramak için elinden geleni ardına koymadığı da gözler önüne serilmiş.
İkinci bölüm itibariyle Marie’nin yaşadığı olaydan 3 sene sonra devreye giren Dedektif Grace Rasmussen ve Karen Duvall’ın kurbanlara yaklaşımı şoku daha yeni atlatmış birine nasıl davranılması gerektiği konusunda adeta ders verir. Erkeklerin ön planda olduğu benzer temalı örneklere baktığımızda çatırdamış aile yapısı dikkat çekerken Unbelievable burada da farklı davranıyor. Yemek yapan, çocukları yatıran, eşini evde karşılayan erkek figürü beliriyor. Ama bizi bekleyen Orhan Kemal’in Tersine Dünya romanında olduğu gibi absürt bir ortam değil. Kontrollü, huzurlu ve demokratik bir ev düzeni, hayal gibi ama gerçek. Unbelievable, ilk bölümün başında çıkan uyarı yazısından tutun da finale kadar hassas davranan bir polisiye dizi. Testosteron dozu yüksek polisiyelerden sıkılanlar için iyi bir seçenek.
KÜNYE / IMDB: 8,6
Yönetmen: Lisa Cholodenko, Susannah Grant, Michael Dinner
Senaryo: Susannah Grant, Michael Chabon, Ayelet Waldman, Becky Mode, Jennifer Schuur, Ken Armstrong, T. Christian Miller
Oyuncular: Kaitlyn Dever (Marie Adler), Merritt Wever (Karen Duvall), Toni Collette (Grace Rasmussen), Dale Dickey (RoseMarie), Kai Lennox (Steve Rasmussen), Austin Hébert (Max Duvall), Liza Lapira (Mia), Omar Maskati (Elias), Danielle Macdonald (Amber Stevenson), Elizabeth Marvel (Judith), Annaleigh Ashford (Lilly Darrow), Bridget Everett (Colleen Doggett),
Müzik: Will Bates
Görüntü Yönetmeni: Quyen Tran, Xavier Grobet
Kurgu: Jeffrey M. Werner, Keith Henderson
Ülke: ABD